+90 324 328 3433    +90 530 695 1111
Sosyal Medya Hesaplarımız

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

05 Ocak 2018
15 kez görüntülendi
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)

         OKB, bireyin sosyal, mesleki işlevselliği ve toplumsal etkinlikleri üzerinde önemli ölçüde bozulmaya neden olan, obsesyon (saplantı) ve kompulsiyonlarla (zorlantı) karakterize, süregen bir hastalıktır. Obsesyonlar, kişinin iradesi dışında oluşan, bastırılamayan iç sıkıntısına yol açan, yineleyici bir biçimde kendini gösteren düşünceler, dürtüler ya da düşlemler olarak tanımlanır.

Kompulsiyonlar ise,  rahatsız edici düşüncelerin oluşturduğu kaygıyı azaltmak ya da korkulan sonuçlardan korunmak veya kaçınmak için yapılan tekrarlayıcı davranışlar veya zihinsel eylemlerdir. Kişi bu düşünceleri, dürtüleri ve eylemleri normal yaşantısıyla örtüştürmez, mantığına, inançlarına, ahlak anlayışına ters bir durum olarak algılar.

OKB’nin yaygınlığı çocuk ve ergenlerde %0.2-4 arasında değişmektedir. OKB’nin başlangıç yaşı, en sık 7, ortalama 10’dur. Ancak yaşamın ilk yıllarında dahi klinik olarak tedavi gerektirebilen OKB olguları bulunmaktadır. OKB ne kadar erken yaşta başlarsa gidişatı o kadar kötü olmaktadır. Bilimsel araştırmalar OKB olan erişkinlerin %80’inin belirtilerinin 18 yaşından önce başladığını göstermiştir.

OKB’nin başlangıcı genellikle çocukluk ya da ergenlik çağında ve sinsi olmaktadır. Erkek çocuklarda OKB daha ağır seyretmekte, kızlara göre birlikte ek ruhsal bozukluk daha sık bulunmaktadır.

OKB’nin genellikle başlaması ile tanı konulması arasında geçen süre 2-3 yıl olmaktadır. Hastalığın bu kadar geç tanı almasının sebepleri arasında, çocukların kaygısının, tekrar tekrar sormalarının azalacağı düşüncesiyle ailelerin de obsesyon ve kompulsiyonlara eşlik etmesi, ailelerin ve çocukların belirtileri gizlemeleri, subklinik obsesyon ve kompulsiyonları olan ebeveynlerin çocuklarının semptomlarını fark etmemeleri, çocukların kendi obsesyonlarını ve kompulsiyonlarını iç görülerinin zayıf olması nedeniyle normal algılamaları, özellikle ergenlerin düşünce ve davranışlarındaki anormallikleri başkalarının öğrenmesi sonucunda damgalanacaklarını düşünmeleri, OKB’nin çocuk ve ergen sağlığı ile ilgilenen tıbbi personel ve doktorlarca iyi bilinmemesi,  sayılabilir.

OKB olan çocuklarda zeka düzeyi normal toplum normlarındadır.

         Tüm yaş gruplarında en sık görülen obsesyon bulaşma ile ilgili yineleyen düşüncelerdir. Kompulsiyonlar yineleyici davranışlar (ör.el yıkama, sıraya koyma, kontrol etme) ya da zihinsel eylemlerdir (dua etme, sayma, sözcükleri sessiz bir biçimde yineleme). Kompulsiyonların amacı anksiyeteden korunmak ya da bunları azaltmaktır. En sık görülen kompulsiyonlar yıkanma ve temizlenmedir.

Olguların %95’inde obsesyonlar ve kompulsiyonlar bir aradadır.

NORMAL ÇOCUKLARDA GÖRÜLEBİLEN RİTÜELLER

Ritüel Yaş
Yatma ve yeme ritüelleri Küçük çocuklarda (6 yaşına dek sürebilir)
Günlük eylemlerde değişime direnç Küçük çocuklarda (2-4 yaş)
Çizgilere basmama Küçük çocuklarda
Kontrol etme/denetleme Küçük ve büyük çocuklarda
Sayma ve şans numaraları Büyük çocuklarda
Dokunma Büyük çocuklarda (oyun oynarken)
Yıkanma Okul öncesi çocuklarda (hafif şekilde), bazen ergenlerde
Kirlenme/mikrop kapma korkusu Küçük ve büyük çocuklarda (hafif şekilde)

ÇOCUKLARDA OKB’YE EŞLİK EDEN RUHSAL BOZUKLUKLAR

OKB’de eştanı yaygınlığı %40-50’dir. Majör depresif bozukluğun OKB’si olan çocuk ve ergenlerde yaşam boyu görülme oranı %65-80 gibi oldukça yüksek oranlarda bildirilmektedir. Anksiyete bozukluklarının (yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, …) biri ya da birkaçının OKB ile birlikte görülme oranı da %50’lerdedir. Bunun yanı sıra tik bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, davranım bozukluğu gibi diğer ruhsal bozukluklar da sıklıkla çocuk ve ergendeki OKB’ye eşlik edebilir.